Çanakkale’nin Çan ilçesinde 138 MW’lık kurulu güce sahip olacak Saros RES Projesi için önemli bir adım atıldı. Borusan EnBW Enerjinin bağlı şirketi ‘Boylam Enerji tarafından gerçekleştirilecek toplam 180 milyon ABD doları tutarındaki yatırım için 4 banka ile finansman anlaşması imzalandı.
Projenin finansmanında kullanılmak üzere Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) 80 milyon ABD Doları ve Alman İhracat Finansman Ajansı (Euler Hermes) destekli olarak DZ Bank 65 milyon ABD doları tutarında kredi sağlayacak. Yatırımın geri kalanı Borusan EnBW Enerji’nin öz kaynaklarıyla karşılanacak. İş bankası ve Garanti BBVA da toplam 65 milyon dolar tutarında ECA finansmanına yönelik banka garanti mektubu sağlayarak finansman anlaşmasına dahil oluyor.
Planlama çalışmaları başlayan Saros RES Projesi için Borusan EnBW Enerji 27 Cypress türbinini temin etmek üzere geçen yıl GE Yenilenebilir Enerji ile anlaşma imzalamıştı.
Saros RES yapacağı “0” emisyonlu üretimi sayesinde, atmosfere yılda 267.000 ton karbondioksit salınımını engelleyecek. Bu miktar 7,3 milyon ağacın yarattığı etki ile eşdeğer. Saros RES Projesi Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını ve enerji ithalatını azaltırken, yerli imalat sanayini ve yerel ekonomiyi destekleyecek. Proje üretime geçtiğinde doğal gaz ithalatını yıllık 90 Milyon m3 azaltacak. Bu da Türkiye’nin doğal gaz faturasının yaklaşık 24 Milyon ABD doları düşmesi anlamına geliyor.
Saros RES projesinde kullanılacak türbinlerin kanat ve kuleleri Türkiye’de üretilecek. Santralin inşaat çalışmaları sırasında işgücü, malzeme ve ekipman anlamında birçok ihtiyaç yöreden temin edilecektir. Bu sayede yerli sanayi ve işletmeler desteklenmiş olacak. Saros RES işletmeye geçtiğinde yıllık yaklaşık 200.000 hanenin elektrik enerji ihtiyacını karşılayacak.
Projenin türbin yerleşimi ve nakliye yolları planı çevresel ve sosyal hassasiyetler dikkate alınarak hazırlandı. Türbinlerin büyük kısmı ağaçsız orman arazilerinde ve kullanılmayan şahıs arazilerinde yer alırken, nakliye ve ulaşım yolları da %95 oranında mevcut orman yolları ve açık araziler üzerinden bulunuyor. Nakliye ve inşaat çalışmaları sırasında kullanılacak yollar köylerin içinden geçmeyecek şekilde planlandı. Ayrıca türbinler, köylere mümkün olan en uzak mesafede konumlandırıldı. Böylece köylere ses ve gölge etkisi azami ölçüde azaltıldı.
Projede kullanılacak türbin adedi benzer projelere kıyasla yaklaşık %40 oranında düşük tutulduğu için ihtiyaç duyulan arazi miktarı da azaldı. Türbinlerin çevresinde herhangi bir kısıtlama olmayacak. Bu sayede tarım hayvancılık çalışmaları sorunsuz olarak devam edecek. Santralin inşaatı ve işletmesi sırasında da yeraltı sularına herhangi bir etki olmayacak.
Proje kapsamında, ulusal ve uluslararası standartlara göre biyoçeşitlilik ve teknik açıdan pek çok alanda detaylı bir
Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirme süreci işletiliyor.
Haberleri paylaşmak ister misiniz ?