Hızla büyüyen sektör
“ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ’’
MMI Eurasia Genel Müdür Yardımcısı Namık Sarıgöl: “IFAT Eurasia Uluslararası Çevre Teknolojileri Fuarı Avrasya’nın en büyük çevre teknolojileri fuarı olma özelliği taşıyor.”
IFAT Eurasia 2019, Uluslararası Çevre Teknolojileri Fuarı, 28 – 30 Mart 2019 tarihlerinde üçüncü kez ziyaretçileriyle buluşacak. MMI Eurasia Genel Müdür Yardımcısı Namık Sarıgöl ile hem fuar, hem çevre koruma hem de atık yönetimi üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.
■ Öncelikle IFAT hakkında kısa bir bilgi alabilir miyiz?
Dünyanın en büyük çevre teknolojileri etkinliği olan IFAT 1966 yılında su dağıtımı ve kanalizasyon teknolojilerine hizmet vermek üzere kapılarını açarak hizmet vermeye başladı. 1970 yılında geri dönüşüm teknolojilerinin katılımı, 1980 yılında belediye temizlik ve çevre ekipmanlarının eklenmesi ile hizmet verilen ürün skalasını geliştiren IFAT, 1990 ve 2000’ li yıllarda yenilenebilir enerji konularını da bünyesine katarak büyümeye devam etti. 2018 yılında 58 ülkeden katılım sağlayan 3305 firmanın, 160 ülkeden gelen 141.000 ziyaretçi ile buluştuğu bir dev olmuş durumda.
■ IFAT Eurasia Çevre Teknolojileri Fuarı’nın detaylarını öğrenebilir miyiz? Öncelikli amacı nedir?
MMI Eurasia’nın 2 yılda bir Türkiye’de düzenlediği ‘’IFAT Eurasia Uluslararası Çevre Teknolojileri Fuarı’’ Avrasya’nın en büyük çevre teknolojileri fuarı olma özelliği taşıyor. Messe München’in değişik coğrafyalarda oluşturduğu IFAT fuarları ailesinin bir ferdi olan IFAT Eurasia’yı 2015 yılında hayata geçirdik. Fuarda artan sanayileşme ve şehirleşme sonucunda ortaya çıkan sorunları çözüme kavuşturmayı hedefleyen teknolojiler sergileniyor. IFAT Eurasia fuarı, çevre teknolojileri sektörüne öncülük ederek yerli ve yabancı tüm sektör paydaşlarını bir araya getiriyor. Milyonlarca dolarlık pazara hitap eden fuarda 2017 yılında 18 ülkeden 412 katılımcı yer aldı. Fuar, 1021’i uluslararası olmak üzere toplam 63 ülkeden 11 bin 326 ziyaretçi ağırladı. Toplam 16 bin metrekare sergi alanında katı atık, su ve atık su teknolojileri, biyoenerji, atık toplama ve taşıma araçları, geri dönüşüm sistemleri, geri kazanım tesis ve ürünleri, yenilebilir enerji teknolojileri ve kentsel çevre temizlik araçları kategorilerinde yeni ürün ve teknolojiler sergilendi.
■ Sergilenecek ürün ve hizmet grupları neler olacak?
Fuarda, su eldesi ve arıtımı, su ve atıksu arıtımı, su dağıtımı ve kanalizasyon, taşkın önleme ve su havzaları koruma/kontrol, atık yönetimi ve geri dönüşüm, atıktan enerji eldesi, kentsel çevre temizlik araçları ve ekipmanları, toprak, hava ve gürültü kirliliği kontrolü, ölçme, kontrol ve laboratuvar teknolojileri, kaza önleme, iş güvenliği ve risk yönetimi, bilim, araştırma ve teknoloji transferi gibi birçok ürün ve hizmet grubu yer alacak.
‘’YABANCI ÜRETICILERIN ÜLKEMIZ PAZARINI TANIŞMASINA VE IŞ BIRLIĞI OLANAKLARININ ARTIŞINA ORTAM YARATIYOR’’
■ Fuara olan yurtdışı katılımlarının sektör açısından artıları nelerdir?
Çevre teknolojileri sektörü, ülkemiz açısından yeni ve gelişmekte olan bir sektör. Sektöre makine ve teçhizat üreten yerli firmalar ve ülkemiz pazarı ile ilgilenen uluslararası aktörlerin sayısı, ülkemizde üretilen makinelerin çeşitliliği, üretim adedi ve teknolojileri, tesis kurulumu ile ilgilenen yerli taahhüt firmalarının sayısı, geri dönüşüm tesislerinin sayısı ve kullandıkları teknoloji, geçmiş ile mukayese edilemeyecek noktaya gelmiş durumda. Ama tüm bunlar daha katedilecek çok yolumuz olduğu gerçeğini de ortadan kaldırmıyor. Fuar dahilindeki yabancı katılımcılar, sektörün yeni, alternatif çözümler üreten teknolojiler ile tanışmasını sağlıyor, yabancı üreticilerin ülkemiz pazarını tanışmasına ve iş birliği olanaklarının artışına ortam yaratıyor.
‘’IFAT EURASIA ULUSLARARASI ÇEVRE TEKNOLOJILERI FUARI ÇEVRE TEKNOLOJILERI SEKTÖRÜNÜN AVRASYA BÖLGESINDE ATAN NABZI OLMAYA DEVAM EDECEK’’
■ Fuar, çevre teknolojileri sektörüne ne gibi katkılar sağlayacak?
Dünya genelindeki çevre sorunları, toplumlar için öncelik kazanmış durumda. Ülkelere göre değişmekle beraber, dünya genelinde yenilenen yerel yasal düzenlemelerle gelişen sektör, yerel yönetimler ve çok sayıda şirketi atık yönetimi konusunda yeni arayışlara itiyor. Oluşturduğumuz platform sayesinde tüm sektör paydaşlarının bir araya gelmesi sektörün geleceği için büyük önem taşıyor. Özellikle küçük ve orta ölçekli aktörlerin, ulusal ve uluslararası teknoloji ve hizmet üreticilerinin, kamu ve özel sektör temsilcilerinin aynı çatı altında buluşması, Türkiye’de gelişmekte olan çevre teknoloji sektörünün tam anlamıyla bir pazar haline gelmesine katkıda bulunuyor. Bu fuarda en gelişmiş ürünlerin sergilenmesine ek olarak, düzenlenecek konferans, seminer gibi etkinlikler ile sektör derinlemesine konuşulacak. Yani özetle 28-30 Mart 2019 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenecek ‘IFAT Eurasia Uluslararası Çevre Teknolojileri Fuarı’, çevre teknolojileri sektörünün Avrasya bölgesinde atan nabzı olmaya devam edecek.
‘’ÜLKEMIZDE DÜZENLENEN HER ULUSLARARASI FUAR, ÜLKEMIZIN ILGILI SEKTÖRÜN BÖLGEMIZDEKI MERKEZI OLMASININ ÖNÜNÜ AÇIYOR’’
■ Bu fuarı hem ülke ekonomisi hem de çevreye olan katkıları açısından değerlendirecek olursanız, bize neler söyleyebilirsiniz?
Artan çevre kirliliğine karşı, sürekli gelişen ve dinamik bir sektör olan çevre teknolojilerine firmaların yatırımları devamlı artıyor. Sektöre ışık tutacak IFAT Eurasia Çevre Teknolojileri Fuarı’nda yatırımcılar ve iş ortaklarının bir araya gelecek. Fuar organizasyonlarının Türkiye’ye katkılarının yeterince algılanmıyor. Ülkemizde düzenlenen her uluslararası fuar, ülkemizin ilgili sektörün bölgemizdeki merkezi olmasının önünü açıyor. Bu durum imalat, istihdam ve ihracat artışı olarak ekonomimize katkı sağlıyor. Ek olarak, birçok farklı ülkeden gelen ziyaretçiler sayesinde ülkemizin tanıtımına ve turizm gelirlerinin artışına hizmet ediyor.
■ Genel olarak ‘’çevreyi koruma’’ başlığı altında düşünecek olursak; Türkiye bu konuda nerede? Daha iyi bir konuma gelmesi neler yapılmalı?
Çevreyi koruma konusuna girerken geniş bir pencereden bakmak lazım. Konuyu sadece gönüllülük esasına dayanan ve bireysel aktiviteler ile sınırlarsak büyük resmi göremeyiz.
Üretim ve tüketim kapasitesindeki artış nüfus artışı ve şehirleşme oranı ile birleşerek atık miktar ve çeşitliliklerini geçmiş yıllar ile kıyaslanamayacak miktarda artırdı. Bir diğer taraftan da tüketim alışkanlıkları değişim gösterdi. Geldiğimiz noktada, oluşan tüm atık cins ve formlarında eski dönemlere gitmemiz çok mümkün görülmüyor. Temizlik kağıtlarından eski mendillerimiz ve kumaş çocuk bezlerine, motorlu taşıtlardan binek hayvanlarına, kimyasal boyalardan kök boya kullanımına dönüşümüz nasıl mümkün değilse, oluşan ve oluşacak atık miktarlarında kayda değer düşüm beklememiz de gerçekçi değil. İnsanoğlu eskiye göre daha çok üretip tüketiyor ve nüfusu da artmaya devam etmekte. Atıklar hayatımızın bir parçası olmaya devam edecek. Tüketim alışkanlıklarımızda gerçekleşebilecek nisbi değişiklikler, oluşacak atık miktarının azalmasında yüzdesel olarak az da olsa fayda sağlayabilir. Zaten bizim sektörümüzde 3R (Reduce/Reuse/Recycle) olarak tanımlanan atık miktarını azalt, tekrar kullan ve geri dönüştür söyleminin ilk iki başlığı bu konulara yoğunlaşır. Bu iki aşamadan sonra oluşan atığı nasıl değerlendireceğiniz safhasına gelmiş olursunuz. Bu konuda gerekli insan ve teknoloji yatırımını yaptığımız tüm atık türlerinde problemlerimizi kalıcı olarak en aza indirebiliriz.
‘’ATIKLARIMIZI TOPLAYIP DEĞERLENDİRDİĞİMİZ ANDA, ÇEVRE KİRLİLİĞİNİN DE DOĞRUDAN ÖNÜNÜ KESMİŞ OLACAĞIZ’’
İşte tam bu noktada bizim de IFAT Eurasia fuarımız ile hizmet ettiğimiz çevre teknolojileri devreye girmekte. Atıkları iki ayrı açıdan değerlendirmemiz gerekiyor. Çevre kirliliğine sebebiyet vermeleri ve atıkların önemli bir kısmının geri dönüştürülüp ekonomiye kazandırılabilir ve/veya enerjiye çevrilebilir olmaları. İnsanlarımızın bu iki konuyu birlikte değerlendirmelerini sağlayabilirsek, bütüncül bir çözüm bulabiliriz. Geri dönüştürülebilir veya enerjiye çevrilebilir atıkların toplanması ve gerekli işlemlerden sonra bir girdi olarak ekonomiye kazandırılması gerekmekte. Aksi takdirde kaybettiğimiz bizim milli servetimiz oluyor. Günümüz için aktıkların toplanması ve değerlendirilmesi konusunda ülkemizin istatistikleri, gelişmiş ülkelerin istatistiklerinden oldukça düşük ama son 10 yılda kaydedilen mesafe ümit verici. Atıklarımızı toplayıp değerlendirdiğimiz anda, çevre kirliliğinin de doğrudan önünü kesmiş olacağız. Yeter ki karar/teşhis/tedavi konularında dikkat ve azimle hareket edelim.
‘’21. YÜZYILDA DÜNYAMIZIN TEMEL SORUNLARINDAN BİRİSİ DOĞAL KAYNAKLARIN HIZLI TÜKETİMİ’’
■ Atık yönetimi kavramı ve çevrenin geleceği açışından atık yönetiminin önemini açıklayabilir misiniz?
Atık yönetimi kavramını kısaca; değişik özelliklere sahip atıkların, kaynağında azaltılması, uygun teknolojiler kullanılarak toplanması, ayrılması, yeniden kullanılır hale getirilmesi, enerjiye dönüştürülmesi ve çevreye zararını asgari düzeye indirmek amaçlı işlemler ile bertarafı da dahil olmak üzere çeşitli yöntemler kullanılarak işlenmesinin planlanması olarak açıklayabiliriz. 21. yüzyılda dünyamızın temel sorunlarından birisi, doğal kaynakların hızlı tüketimi. Özellikle sanayileşme, nüfus artışı gibi nedenlerden dolayı artan talepler tüketimin hızla artmasına sebep oluyor. Doğal kaynaklarımızın sınırsız olmadığı da dikkate alınırsa, yakın gelecekte dünyamızın bazı ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanacağı aşikâr. Bir diğer taraftan tüketim sonrasında oluşan atıklar, türlerine göre oranları değişmekle beraber, çevre kirliliğine neden olmaktalar. Atık yönetimi sürecinde sağlayacağımız başarı bahsettiğimiz konularda yaşadığımız problemleri minimum seviyeye indirmemizi sağlayacaktır.
■ Öyleyse atıkları bir üretim girdisi olarak da düşünebiliriz…
Kesinlikle. Atıkların kaynağından doğru yöntemlerle toplanması ve işlenmesi gerekli. Tonaj olarak ele aldığımızda, yerleşim birimlerinde karşımıza çıkan çöp ve ambalaj atıkları büyük öncelik kazanıyor. Söz konusu atıkların kaynağında ayrıştırılması çok önemli. Bu konuda hem vatandaşların hem de yerel yönetimlerin sorumluluğu var. Gelişmiş ülkeler, oluşan atık miktarını azaltma ve geri kazanım konusunda büyük ilerleme kaydetti. Bu konuda önemli politikalar geliştiriliyor, hedefler belirleniyor.
■ Yenilenebilen enerji yatırımları ile ülkemizin enerji ihtiyacına cevap verilebilir mi? Türkiye ekonomisine nasıl bir katkı sağlar?
Yenilenebilen enerji teknolojilerinin pek çok alt branşı mevcut. Şu an için Türkiye’nin ihtiyacına cevap verebilir demek mümkün değil ama önemli katkı sağlayacağı da aşikar. Sadece biyogaz üretimi ile ilgili olasılıkları bile incelesek, toplam faydanın ne olabileceğine bir örnek teşgil edebiliriz. 2017 yılında 55 milyar 250 milyon metreküp doğal gaz ithalatı gerçekleştirdik. Doğalgazda dışa bağımlı olan Türkiye’nin, biyogaz üretimi ile ithal doğal gaza olan bağımlılığını azaltabilir, kendi doğal gazımızı ürettiğimizde ülke ekonomisine yaklaşık 1 milyar dolarlık katkı sağlayabiliriz. Türkiye’nin şu anda biyoenerjiden doğal gaz üretimi yüzde 2 seviyelerinde. Atılacak doğru adımlarla bu rakamı yüzde 6’ya çıkartabiliriz.
■ Son olarak eklemek istediğiniz bir konu var mı?
Son yarım asırda yaşanan gelişmeler, artan sanayileşme ve doğru orantıda artan üretim ve tüketim, nüfus artışı, tüketim tarzımızda yaşanan gelişmeler dünyamızın ekosistemini zorlamakta. Çocuklarımıza bırakacağımız dünya için endişelenirken, ciddi çevre sorunlarının, iklim değişikliği sonucu oluşacak problemlerin çok da uzağımızda olmadığının farkına varmaya başladık. Bireyler olarak yapmamız gerekenler mutlaka mevcut. Fakat, gerekli teknolojileri tutarlı ve verimli olarak kullanmadan çevre problemlerimize çözüm bulamayacağımız gerçeğini kabullenmek ve toplum olarak bu konuda üzerimize düşeni yapmak durumundayız. Tüm okuyucularımızı, çevre problemlerimize çözüm üreten teknolojiler hakkında bilgi almaları için IFAT Eurasia Fuarımıza davet ediyorum.
Haberleri paylaşmak ister misiniz ?