İSİB Yönetim Kurulu Üyesi ve Tanzanya Heyeti Başkanı Levent Aydın:
‘’Destek tabi ki çok önemli ama destekten daha önemlisi güçlü bir grup halinde Türkiye İklimlendirme Sanayi olarak oraya bir çıkarma yapmak.’’
İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB) 23 – 24 Ekim 2018 tarihlerinde Tanzanya’nın Darüsselam Şehrinde “İklimlendirme Sektörü Tanıtım Günleri” organizasyonunu gerçekleştirdi. Biz de iklimlendirme sektörünün ihracat pazarını genişletmek ve uzak pazarlara açılabilmek için gerçekleştirilen bu organizasyon ile ilgili daha detaylı bilgi alabilmek adına İSİB Yönetim Kurulu Üyesi ve Tanzanya Heyeti Başkanı Levent Aydın ile bir röportaj gerçekleştirdik.
■ Tanzanya’ya heyet düzenlemeden önce yaptığınız ön çalışmadan biraz bahsedebilir misiniz? Bu ön çalışma sırasında Tanzanya ile alakalı ilk tespitleriniz neler oldu?
Geçtiğimiz yılın ilk aylarında, ‘’2018, 2019 ve 2020 yılında biz iklimlendirme sektörü firmalarını nereye yönlendirmeliyiz, hangi yeni pazarları onlara tanıtmalıyız’’ diye çalışmalar yaptık. Bu çalışmayı yaparken bütün dünya üzerindeki ekonomik büyüme oranlarına baktık. Ekonomik gelişmelerin nerede olduğunu tespit ettiğimizde, görüyoruz ki %5’in üzerinde ekonomik gelişme gösteren Uzak Doğu’da Çin, Hindistan gibi birtakım pazarlar var; onun dışında Afrika var. Yani ne Avrupa ne Amerika ne Avusturalya ne de Asya’nın büyük bölümünde, yani dünyanın hiçbir bölümünde %5’in üzerinde büyüme trendi gösteren ülke veya bölge yok. Tabi Çin ve Hindistan bambaşka bir pazar. Zaten Hindistan ile ilgili İSİB’in birtakım çalışmaları var, orada milli katılımlar yaptık, heyetler getirdik, heyetler götürdük; Hindistan ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Dünyadaki ekonomik büyüme haritasına baktığımız zaman, harita bize diyor ki “yönünüzü Afrika’ya çevirmelisiniz”. Bu temel prensiple Afrika Ülkeleri üzerinde bir çalışma yaptık. Afrika’da ellinin üzerinde ülke var. Ben önce bu elli ülke içinde nüfusu 10 milyonun üzerinde olan ülkeleri genel hedef seçtim. 32 adet ülke çıktı, güvensizlik problemleri nedeniyle bunlardan ikisini eledik ve 30 ülkeyi belirledik. 30 ülke üzerinde bir istatistik hazırladık. Bu istatistikte; ülkelerin ekonomik büyümeleri, milli geliri, konuştuğu dili, Türk Hava Yolları’nın direkt uçuşu olup olmama imkânı, ülkenin nüfusu, iklimlendirme ürünlerinde son iki yılda Türkiye’den ve diğer Dünya ülkelerinden İthalatı ve bu ithalatın değişim eğrisi gibi birçok kriteri yan yana alarak hedef pazarı belirledik ve 15 tane hedef Pazar ortaya çıktı. 15 ülkelik hedef pazar. Bu 15 ülkedeki hedef pazarda görüyoruz ki 750 milyonun üzerinde bir nüfus var. Türkiye’den o ülkelere sattığımız iklimlendirme ürününün değeri ile, bu ülkelerin dünyadan aldığı iklimlendirme ürünlerinin değerini oranladığımızda %2,2 civarında bir oran çıkıyor. Yani biz bu ülkelere dünyadan aldığı iklimlendirme ürünlerinin ancak %2,2’sini satıyoruz. Bizim bu oranı %5’e yükseltmemiz durumunda görüyoruz ki 360 milyon dolarlık Türkiye iklimlendirme sektörünün ihracatına ek bir katkı ortaya çıkıyor. Çalışmamızın temel hedefi bu.
“BU BÖLGEYE BAKTIĞIMIZ ZAMAN EN BÜYÜK İHTİYAÇ EĞİTİM’’
Hedef olarak 15 ülkemiz var. Hedefimizin ne olduğu belli; onlardaki ihracatın ne kadarını bizim ülkemize çevireceğiz, bu Türkiye ihracatına ne kadar katkı sağlayacak, bunları belirledik. Daha sonra nasıl bir aktivite yapmamız gerektiğine dair yol haritamızı tanımladık. Tabi bu çalışma sürecinde ben defalarca Afrika’ya gittim. DEİK de yönetim kurullarında üyeliklerim var, İSİB yönetim kurulu üyesiyim. DEİK kanalı ile birtakım organizasyonlara katıldım, TİM kanalı ile birtakım organizasyonlara katıldım ve bunlar hep Afrika’da idi. Oradaki temaslarımda ben gördüm ki bu ülkelerin en büyük ihtiyacı, eğitim.
Afrika, 54 ülkeyi kapsayan çok büyük bir coğrafya. Bu coğrafyada çok farklı dinamikler var. Afrika’da Güney Afrika’yı bir tarafa ayırmak lazım. Çünkü, Güney Afrika endüstriyelleşme konusunda oldukça ileri gitmiş bir ülke. Kuzeyde Mısır’ı, Tunus’u, Fas’ı ve Cezayir’i de ayırmak lazım. Hedef olarak Kuzey Afrika ülkeleri ile Güney Afrika dışındaki Afrika ülkelerini aldık. Genel olarak hedefimiz Orta Afrika bölümü. Bir diğer değişle Kara Afrika dediğimiz bölge. Bu bölgeye baktığımız zaman en büyük ihtiyaç daha öncede belirttiğim gibi eğitim.
Organize ettiğimiz programın birincisini ekim ayında Tanzanya’da gerçekleştirdik. Biz dedik ki iklimlendirme sektörü için, pazarın ihtiyacı olan bilgilendirmeleri yapalım, eğitimleri verelim, aynı zamanda, aynı organizasyonun içinde ikili iş görüşmeleri yapalım. Aynı organizasyonun içinde isteyen firmaların ürünlerinin teşhirini sağlayalım ve karşılıklı iletişimi güçlendirmeye çalışalım.
Ekim ayında yaptığımız Tanzanya Organizasyonumuz için, orada bir pr firması ile anlaştık. Türk Firmalarını organizasyona götürmeden birkaç ay önce ben iklimlendirme ihracatçıları birliğinden uzman arkadaşlarla beraber Tanzanya’ya gittim ve orada bizim muhatabımız olabilecek bütün sivil toplum kuruluşları ile görüştüm. Burada sanayi odası, ticaret odası, tarım bakanlığı, mühendisler odası gibi bütün sivil toplum kuruluşları ile temas sağlayarak fikrimizi anlattık. Buradaki temaslarda bütün sivil toplum kuruluşlarından çok sıcak reaksiyon aldık. Çünkü onların ciddi olarak eğitim ihtiyacı var, bilgilenme ihtiyacı var. Oradaki temaslar esnasında, Tanzanya Pazarının talebi olan konuları inceledik. Bizim sektörümüz için o pazarda neye ihtiyaç var bunları öğrendik. Tanzanya’dan döndükten sonra duyurularımızı yaptık, bütçelerimizi belirledik ve çalışmamıza başladık. Tanzanya çalışması için gerekli harcamalarımızın büyük bölümünü TİM’in organizasyondaki Türkiye Tanıtım Grubu’ndan destek aldığımızı söyleyebilirim. Kendilerine sizin vesileniz ile İklimlendirme Sektörü adına tekrar teşekkür ediyorum. Organizasyona gitmeden iki hafta önceden başlamak üzere açık alan ilanlarımızı başlattık, radyolarda anonslar yaptırdık, internet kanallarında duyurularımızı yaptık, videolarımızı yayınlattık. Büyükelçimiz ve Ticari Ataşemiz kanalıyla, onların irtibatta olduğu kurumlara bilgilendirme yaptık ve bizim irtibatta olduğumuz kurumların da kendi üyelerine bu duyuruları iletmesi sağladık.
“KATILIMCI FİRMALARIMIZDAN BAZILARININ TEMSİLCİLİKLER BULDUKLARINI, BİR KISMININ ORADA TİCARİ FAALİYETE BAŞLADIĞINI GÖRÜYORUZ’’
■ Bize Tanzanya’daki programdan ve toplantılardan da bahseder misiniz?
21 firmamız 2 gün süren eğitim faaliyetlerine, 30 firmamız da ikili iş görüşmelerine katıldı. Toplamda kendi sektörümüzden ellinin üzerinde Türk iş insanını oraya götürdük. 2 gün süren eğitimin ve gerçekleşen ikili iş görüşmelerinin arasındaki akşam gala yemeği düzenledik. Gala yemeğine 50 kişi Türkiye’den giden iş insanları grubu olmak üzere toplamda 160 kişi katılım gösterdi. Çok sağ olsunlar; sayın büyükelçimiz bizi kırmadı, kendi konutunun bahçesini bize açtı ve gala yemeğini orada düzenledik. Hem karşı taraftan iş adamları hem bizim taraftan giden heyet, hepsi birlikte sohbet etme fırsatı ve ilişkileri geliştirme fırsatı buldular. Bizim planımızda 100 kişinin altında olmamak kaydıyla Tanzanya tarafından iş insanını bu programa getirmek ve Türklerle iletişimini sağlamak vardı. Sonuçta bu iki günlük programa Tanzanya tarafından 273 iş insanı katıldı ve 1000’in üzerinde ikili iş görüşmesi gerçekleşti. Ben son derece başarılı gerçekleştiğine inanıyorum.
Bizim faaliyette bulunduğumuz bu Afrika ülkeleri, ekonomisi büyük olmayan, gelişmekte olan ülkeler. Bu ülkelerde bir faaliyet yaparken, “ben bugün bir adım attım, yarın bunun sonucunu görmeliyim” şeklinde bir beklenti içinde olmak doğru değil. Buna rağmen katılımcı firmalarımızdan bazılarının temsilcilikler bulduklarını, bir kısmının orada ticari faaliyete başladığını gözlemliyoruz. Bu gelişme bizler için son derece memnuniyet vericidir. İstiyoruz ki bir süre geçsin, bir istatistik yapıp sonuçlarını ölçelim ve raporlayalım.
Bu organizasyonlarda 5 sene ile 10 sene arasındaki bir geleceği düşünerek plan yapmak lazım. Tabi işin diğer tarafında da şunu unutmamak lazım bizim ürünümüz iklimlendirme ürünü, sanayi ürünü ve birçoğu proje ürünü. Dolayısıyla bizim pazarlama faaliyetlerimizin çok kısa süreç içinde sonuç vermesi mümkün değil. Hedeflerimizi bu gerçeğe göre tespit etmemiz lazım.
“İSİB OLARAK GÖREVİMİZ, ORADAKİ MUHATAPLARLA KATILIMCILARI TANIŞTIRMAK, İLK SOHBETLERİNİ YANİ İLİŞKİYİ BAŞLATMAK’’
■ Bu faaliyetin amacını kısaca özetleyebilir misiniz?
Bizim Tanzanya Eğitim ve B2B Heyeti faaliyetimizin amacımızı da şöyle özetleyebiliriz; biz firmalara bir pazarı, bir ortamı göstermek istiyoruz. Bizim İSİB olarak görevimiz, oradaki muhataplarla katılımcıları tanıştırmak, ilk sohbetlerini yani ilişkiyi başlatmak. Tabi ki bundan sonrası artık oraya gitmiş olan firmaların kendi inisiyatifleriyle ilgili. Her pazarda farlı ürünleriniz enteresan olabilir, farklı firmalar ön plana çıkabilir. Bazı firmalarımız o pazara bir daha hiç gitmeyebilir, bazıları da çok defa gidip, orada kendine bir pazar açabilir. Neticede bizim amacımız daha önce de belirttiğim gibi bu ilk tanışmayı gerçekleştirmek. Bir kapı açmak ve yeni bir pazarı iklimlendirme sektöründeki firmalara göstermek.
■ İSİB’İN düzenlediği bir ticari heyetle, yeni bir pazarla tanışmanın firmalara sağladığı faydadan da kısaca bahseder misiniz?
Muhakkak firmalarımızın hepsi kendi pazarlama stratejilerini oluşturuyorlar ve stratejilerine göre de aktivitelerini planlıyorlar. Biz bu aktivitemizde öncelikle katılımcıların yeni pazar arayışları için olan gayretleri ile Devletimizin sunduğu desteği buluşturuyoruz. Destek tabi ki çok önemli ama destekten daha önemlisi oraya güçlü bir grup halinde, Türkiye İklimlendirme Sanayi olarak bir çıkarma yapmak. Çünkü düşünün ki bir sanayi firmamız, bir ticari firmamız oraya gittiği zaman, oradaki ne bir ticaret odası başkanını ne bir sanayi odası başkanını ne bir bakanı karşısında muhatap olarak bulamaz, daha doğrusu ulaşamaz onlara. Halbuki Türkiye İklimlendirme Sanayi olarak bir grup hareketi yaptığınız zaman bütün kapılar size açılıyor. Tabi buradan da çok teşekkür etmek istiyorum, hem oradaki Sayın Büyükelçimiz hem de Ticari Ateşemiz bu organizasyonun tamamında bize büyük destek oldular, bütün gayretleri gösterdiler. Bu da bizim için çok önemliydi.
“TABİ Kİ TÜM ÜLKEMİZ İÇİN ÇALIŞIYORUZ’’
■ İSİB bünyesindeki kaç firma bu heyete katılım gösterdi ve bu firmaları hangi kriterlere göre belirlediniz? Ayrıca bu organizasyona Tanzanya İklimlendirme Sektöründen kaç firma iştirak etti?
Bu organizasyonumuzda 21 firma eğitime katıldı, 30 firma da ikili iş görüşmelerine katıldı. Şu anda kayıtlı olarak 1100 civarı İSİB üyemiz var. Biz her türlü aktivitemizde üyelerimizin tamamına bilgilendirme yapıyoruz ve her zaman istiyoruz ki mümkün olduğunca daha çok firmamız bizim aktivitelerimize katılsın. Çünkü amaç, firmalarımızın ihracatını geliştirmek. Doğal olarak biz bütün firmalarımıza duyuruları yaptık, duyuru karşısında talepler geldi.
Bu taleplere ilave olarak bizim iki farklı çalışmamız oldu. Birincisi; pazardaki talepleri yerine getirmek için, burada bizim üyemiz olmayan bazı firmaları da bu aktiviteye davet etmekti. Örnek vermek gerekirse, orada sohbetlerimiz esnasında gördük ki çok yüksek miktarda mango yetişiyor. Ancak yetişen bu mangoyu ne depolayabiliyorlar ne de ihraç edebiliyorlar ve çoğu çöpe gidiyor. Pazar araştırması için gerçekleştirdiğimiz ön heyet görüşmeleri esnasında mangonun nasıl değerlendirilebileceği konusunda bir talep geldi. Döndüğümüz zaman ben hemen araştırdım. İSİB’in üyesi olmayan ama ihracat odaklı faaliyet gösteren, çok değerli bir firmamız mango ürünlerini toz haline getirip, bu tozu tatlıda, pastada, yoğurtta, değişik endüstriyel amaçlarda kullanılacak prosesler yapıyor. Hemen bu firmamızı Tanzanya Heyetine davet ettim. Sağ olsun bizi kırmadılar, geldiler ve iki günlük ikili iş görüşmeleri esnasında yetmişe yakın görüşme yaptılar. Biz İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği adına çalışıyoruz ama diğer taraftan tabi ki tüm ihracatçılarımız için çalışıyoruz, tabi ki tüm ülkemiz için çalışıyoruz. Yani burada benim üyem gelsin başkası gelmesin demek mümkün değil. Kendi üyelerimize yaptığımız davet dışında birinci farklı çalışmamız bu idi. Üyemiz olmayan 3 firmamızı bu şekilde özel davetle götürdük.
Ayrıca TTMD ve MTMD üyelerine duyuru yaptık. Bizim iklimlendirme sanayi ürünlerinin büyük bölümü Mekanik Taahhüt Projelerinin içinde kullanılıyor. Düşünün ki bir alışveriş merkezi projesi var. Bir alışveriş merkezinin içinde ısıtma, havalandırma, klima işleri var, tesisat işleri var, alışveriş merkezinin fastfood restoranlarında soğuk oda işleri var. Bunların hepsi iklimlendirme sanayinin ürünleri. Türkiye kaynaklı bir mekanik taahhüt müteahhidi firmamız, veya bir proje firmamız yurt dışında ne kadar etkili olursa, doğal olarak onlarda kendi taahhütleri ve projeleri içinde iklimlendirme ürünlerini Türkiye’den, yani bizlerden alacaklar. Bu genel mantıktan hareketle, biz TTMD ve MTMD üyelerini de davet ettik. Sağ olsunlar onlar da ciddi bir katılımla geldiler hem ikili iş görüşmelerine hem de eğitim faaliyetlerine katıldılar. Sonraki organizasyonlarda da TTMD ve MTMD üyesi dostlarımızı yine aramızda görmek istiyoruz.
“AKTİVİTELERİN NETİCELERİNİ ÇOK MİLİMETRİK ÖLÇMEYE ÇALIŞIRSANIZ SAĞLIKLI BİR SONUÇ ALAMAYABİLİRSİNİZ’’
■ Yapılan ikili iş görüşmelerinin, eğitim seminerlerinin ve tanıtım günlerinin neticesinde ne tür geri dönüşler oldu?
Biz belirli bir süre sonra bu yapılan aktivitelerin sonuçlarını almak durumundayız ki daha sonraki aktivitelerimize bir hedef olsun, bir örnek olsun. Biz henüz sonuç anketini yapmadık. Bu anketi gelecek günlerde yapacağız. Ama benim şahsi olarak görüşmelerimde, bütün firmaların memnun döndüğü bilgisini aldım. Aktiviteden döndükten sonra da birçok firmanın Tanzanya firmaları ile temaslara başladığı, oradan temsilciler bulduğu, Tanzanya’dan ziyaretçilerin geldiği ile ilgili bilgiler alıyoruz. Tabi bunu rakamsal verilerle size sunmak için bizim anketi yapıp, sonuçlarını tespit etmemiz lazım.
Bir başka konuyu daha ifade etmek istiyorum. Pazarlama faaliyetlerinde, faaliyet sonunda sonucu tespit edebilmek her zaman mümkün olamıyor. Kendi firmamdan örnek vermem gerekirse; biz dünyanın her yerinde, yılda 15-16 fuarına katılıyoruz. İkili iş görüşmesi faaliyetlerimiz var, milli katılım faaliyetlerimiz var, firma ziyaretlerimiz var, reklam faaliyetlerimiz var. Artık dünya ülkeleri o kadar birbirine entegre hale geldi ki biz şu anda kendi firmamıza bir müşteri talebi geldiği zaman, bu müşterinin hangi aktiviteden dolayı bize ulaştığını inanın ki tespit edemiyoruz. Örneğin; bir bakıyoruz ki Kenya’dan bir firmadan teklif talebi var ama biz Kenya’ya hiç gitmemişiz. Sonra araştırdığımız zaman görüyoruz ki bizi ya Almanya’daki bir fuarda tanımış ya Tanzanya’daki aktiviteye gelip bizim kartımızı almış… Yani aktivitelerin neticelerini çok milimetrik ölçmeye çalışırsanız sağlıklı bir sonuç alamayabilirsiniz.
Bence ihracata gönül vermiş, ihracata odaklanmış firmalarımız bu aktivitelerin hepsini yapmalı. Yani ikili iş görüşmelerine de gidecek, fuara da katılacak, reklam da verecek, internet faaliyetinde de bulunacak, bireysel ziyaretlerde de bulunacak ve sonucu topyekün değerlendirecek. Çünkü spesifik olarak yapılan bir aktivite sonucu ölçebilmek gittikçe zorlaşıyor.
Ben samimi olarak belirtmeliyim ki kendi firmam için şunu hedefledim; Afrika’da 5-10-20 aktivite yaparak, bunların sonuçlarını beş sene ile on sene arasında değerlendireceğim. Yani ben bu sene hemen bir sonuç beklemiyorum ama hiç durmadan bu çalışmalara devam edeceğim.
“BİZİM DE AMACIMIZ DAHA BAŞLANGIÇ AŞAMASINDAYKEN BÜYÜME GÖSTEREN PAZARIN İÇİNE ENTEGRE OLMAKTIR’’
■ Tanzanya’nin iklimlendirme pazarının ihracatçılarımız için avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Öncelikle dezavantajlarından bahsedelim. Biz oraya bir tek ısıtma firmalarını davet etmedik. Çünkü tropik iklim kuşağında olan bir ülke, yazla kış arasındaki sıcaklık farkı çok düşük. Bakıyorsunuz yazın en sıcak zamanı +35o, kışın en soğuk zamanı ise +25o. Böyle bir iklim kuşağında ısıtma biraz hedefin dışında kalıyor.
Biz sektör firmalarımızı Tanzanya’ya davet ederken, ısıtma firmalarımız dışında kalan havalandırma, soğutma, klima, tesisat ve yalıtım firmalarımızın tümü için bir potansiyel Pazar olacağını düşünerek hareket ettik.
Tanzanya yaklaşık 50 milyon civarı nüfusu olan bir ülke. Ekonomik büyüklük verilerine baktığınızda şu anda Türkiye’nin onda biri mertebelerinde rakamlar var. Ancak bunun yanında ekonomik büyüme hızı %7,25. Bu rakam bizim için çok çok önemli bir gösterge. Mesela bizim bu seneki Afrika programımızda olan Etiyopya’nın 90 Milyon nüfusu var ve bu nüfusa rağmen %9’luk bir ekonomik büyüme oranı var. Çin’i bir tarafa bırakın böyle rakamları Afrika dışındaki ülkelerde görmek mümkün değil. Yani bu ne demek? Bu ülkede yeni bir şeyler oluyor, yeni yatırımlar oluyor, yeni gelişmeler oluyor. Şu anda miktar küçük olsa bile bu yeni gelişmelerin içinde olmamız lazım ki bunlar ticari bir hacme dönüştüğü zaman biz de bir oyuncu olarak burada bulunalım. Eğer siz bekleyip de pazar büyüsün sonra ben o pazara gireyim derseniz, zaten bütün oyuncular çok önce yerini almış oluyor. Dolayısıyla bizim de amacımız büyüme gösteren pazarın daha başlangıç aşamasındayken bu pazarın içine entegre olmaktır.
“BU SENE DÖRT AKTİVİTEYİ TAMAMLAMIŞ OLACAĞIZ’’
■ İSİB olarak sektöre yeni pazarlar kazandırmak adına ticari heyetler düzenlemeye devam edeceğinizi biliyoruz. Planlamalarınızda hangi ülkeler var?
Bu sene, dört Afrika Ülkesinde yapacağımız Eğitim + B2B faaliyetleri için hazırladığımız projemiz Türkiye Tanıtım Grubu tarafından kabul görmüştür. İlk aktivite için Temmuz ayının ilk haftasında Gana’ya gidiyoruz. Konsepti Tanzanya aktivitemiz ile aynı olan bir program olacak. Daha sonrasında sırasıyla Etiyopya, Nijerya ve Cezayir programlarımız var. Bu sene dört aktiviteyi tamamlamış olacağız.
İSİB’in ticari heyet programları sadece Afrika ile sınırlı değil. Peru ve Kolombiya’ya İklimlendirme Sanayi firmalarını götürdük, daha önce de Şili ve Arjantin’e götürmüştük.
Polonya, Mısır, Pakistan, Hindistan gibi birçok ülkede aktivitelerimizi tamamladık. Belki önümüzdeki sene hem Afrika’yı devam edebiliriz hem de Güney Amerika tarafında eğitim, ikili iş görüşmeleri ve teşhir programı yapabiliriz.
Önemli olan iklimlendirme firmalarının bu aktivitelerden pozitif sonuç alması ve bizi cesaretlendirmesi. Zaten samimi olarak söylemeliyim ki bu seneki bu dört programı planlamamızın sebebi geçen sene yaptığımız Tanzanya programından aldığımız pozitif reaksiyonlardır. Pozitif reaksiyonlar olmasa biz bu programı gerçekleştirmeyi düşünemezdik. Neticede dört ülke ile devam ediyoruz ve bunların ilki temmuz ayının ilk haftası Gana olacak.
Tabi bu hazırlık süresi 3-4 aylık bir zaman dilimi. Gana’ya da ben ön heyet başkanı olarak gittim. Oradaki pr ajansımızla beraber görüşmelerde ve incelemelerde bulunduk, muhataplarımızla ile görüştük. Şu anda orada otelimiz belirlendi, ikili iş görüşmeleri yapılacak salon, eğitim salonu, gala yemeğimizin mekânı netleşti. Yani planlamamız tamamlandı, sektöre duyurumuzu yaptık, bütçeler belirlendi. Zannediyorum ki Mayıs ayının sonuna kadar katılım sağlayacak firmaları belirlemiş olacağız.
“FİRMALARIMIZI GÖTÜRMEDEN ÖNCE BİZ CİDDİ BİR ALT YAPI OLUŞTURUYORUZ’’
Verilecek eğitimlerin nitelikleri bizim için çok önemlidir. Burada tabi şöyle bir nokta da var; İSİB olarak organizasyonu biz yaptığımız için oradaki sunumlara %100 hâkim olmamız lazım. Tanzanya’ya gitmeden önce eğitim yapacak olan bütün firmaların sunumlarını aldık, bu sunumları bir elekten geçirdik, sunumların formatlarını belirledik, sunumlar içerisindeki bazı noktaları çıkarma zorunda kaldık. Çünkü bizim temel hedefimiz oradaki eğitim programında bir firmanın anlatılması değil. Bunun karşı taraf için bir ehemmiyeti yok. Firmalara ‘’siz bir faydayı anlatın, bir ürünü anlatın, karşı tarafın işine yarayacak, ona faydalı olacak bir şeyleri anlatın’’ dedik. Tabi ki eğitimlerde firmaların isimleri, logoları olacak. Bunları engellemedik ama istedik ki sonuçta bir fayda ortaya çıksın. Yani karşı taraftan katılımcı organizasyonun kendisine bir faydası olduğunu görsün istedik. Bu sebeple önce firmaları belirleyeceğiz, sonra firmaların sunumlarını isteyeceğiz, formatlayacağız. Sunumlara dair pozitif, negatif eleştirilerde bulunacağız. Orada gerçekleşen eğitimlerin konularını bile biz kontrol ve organize etmek zorundayız. Biz gönüllü olan hiçbir firmaya katılmayın diyemeyiz. Muhakkak ki organizasyon bütün firmalara açık. Ancak orada birbirine yakın ürünü veya hizmeti sunmak isteyen firmalara da rica edip değişiklik yaptırıyoruz ki farklı konular, farklı faydalar ortaya çıksın. Sonucunda da karşı taraf için de enteresan olsun. Haziran ayı içinde oradaki muhataplarımıza Türkiye’den hangi firmaların geleceklerini, hangi konularda eğitim vereceklerini bildirmemiz lazım. Haziran ayının ortasından sonra oradaki açık hava reklamları, radyo reklamları, internet reklamlarını başlatmamız lazım. Yani bu bayağı ciddi program. Firmalarımızı götürmeden önce biz ciddi bir alt yapı oluşturuyoruz.
“HER FİRMA KENDİ ADINA PAZARLAMASINI YAPMALI, POTANSİYEL MÜŞTERİSİNİ BULMALI VE BU AKTİVİTEYE DAVET ETMELİ’’
Özellikle belirtmek istediğim bir başka önemli konu var. Bazı firmalarımız düşünüyor ki ‘’ben para veriyorum, emek harcıyorum, zamanımı harcıyorum, dünyanın öbür ucunda bir yere gidiyorum. Ben masamda oturacağım, karşı tarafta kuyruk olacaklar, müşteri sıraya geçip bana para verecekler.’’ Artık dünyada böyle bir şey yok. Biz sivil toplum kuruluşlarıyla, oradaki Büyükelçimiz ve Ataşeliğimiz vasıtası ile lobi faaliyetlerini gerçekleştiriyoruz. Ancak katılımcı firmalar da muhakkak kendi pazarlamalarını yapmalı. Bir ülkeye gitmeden önce o ülkedeki muhataplarını belirlemeli, onlarla iletişime geçmeli, firmalarını tanıtmalı, tarihleri ve organizasyonu onlara bildirmeli. Yani sadece bizim yapacağımız tanıtımlar ve çalışmalar yeterli değil. Çünkü, düşünün ki İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliğinin konuları içinde altı tane ana konu var. Bu altı konunun her birinin içinde belki onlarca farklı dallar var. Bunların hepsine hâkim olmak mümkün değil. Dolayısıyla da her firma kendi adına pazarlamasını yapmalı, potansiyel müşterisini bulmalı ve bu aktiviteye davet etmeli.
■ Peki bu heyetleri düzenlerken hep farklı ülkeler mi tercih edilmeli yoksa aynı ülkeye tekrar bir aktivite düzenlemek gerekir mi?
Bu konuda tanımlanmış bir kural yok. Bu biraz üyelerimizden gelen reaksiyona bağlı. Dünyada ikiyüzün üstünde ülke var. Biz İSİB olarak firmaları aynı pazara çok sayıda götürmemeliyiz. Firmalar bizim götürdüğümüz aktiviteden pozitif hisler ile dönerse artık devamında kendileri gitmeli. Çünkü dediğim gibi o kadar geniş bir yelpaze var ki. Tabi bu benim şahsi fikrim. Netice olarak biz İSİB olarak üyelerimize ve ülkemizin ihracatının gelişmesine hizmet etmek için var olan bir organizasyonuz. Bu sebeple üyelerden gelen talepler muhakkak değerlendirilecektir.
Yukarıda ifade ettiğim konu fuar organizasyonları için geçerli değil. Fuar organizasyonlarında bizim sektörümüzün kendini ifade ettiği birkaç tane global fuarımız var. Bu fuarlara, her düzenlendiğinde doğal olarak milli katılım yapıyoruz, firmalarımızı götürüyoruz.
“DOĞRU PLANLAMA VE DOĞRU ADIMLAR AKTİVİTENİN BAŞARISINA SEBEP OLACAKTIR’’
■ Son olarak eklemek istediğiniz bir konu var mı?
İklimlendirme Sanayi firmalarımızın İSİB’in aktivitelerine daha etkin katılımlarının kendi menfaatleri doğrultusunda sonuçlanacağına eminim. Gana için duyurumuzu yaptık. Gana’da yapacağımız programa 700 $ civarında bir katılım ücreti talep ediyoruz. Samimi olarak şunu söyleyebilirim ki bu fiyatlara bir kişinin uçak bileti bile karşılanamaz. İSİB’in orada kişi başı yapacağı harcama ise belki bu bedelin 10 katı olacak. Bunda konaklama, salon kirası, yeme-içme, gala, oradaki pr şirketinin çalışmaları, reklamlar… vb. büyük bir paket var. Yani firmalarımız böyle bir organizasyonu 700$ ödeyip, aslında ödedikleri belin 10 katı üzerinde bir hizmet alacaklar.
Biz isteriz ki 20 firma değil 100 firmamız olsun. Netice de ne kadar büyük gövdeli bir hareket yaparsak, karşı tarafta da doğal olarak etkisi o kadar büyük olur. Tabi ki yapılan programın başarısı sadece katılım ile bağlantılı da değildir. Doğru planlama ve doğru adımlar aktivitenin başarısına sebep olacaktır. Ben doğru projelendirilmiş aktivitelerde son derece başarılı sonuçlara ulaştığımızı rahatlıkla söyleyebilirim.
Haberleri paylaşmak ister misiniz ?