Uluslararası danışmanlık ve denetim şirketi EY’nin Yenilenebilir Enerji Ülke Çekiciliği Endeksi’ne göre; yenilebilir enerjide önde gelen ülkeler jeopolitik belirsizlikler ve teknolojik dönüşüm dolayısıyla ihtiyatlı bir tutum sergiliyor.
Lider danışmanlık ve denetim şirketlerinden EY, 52. Yenilenebilir Enerji Ülke Çekiciliği Endeksi (RECAI) sonuçlarını açıkladı. 40 ülkenin yenilenebilir enerji yatırımları bakımından sıralandığı endekste, Çin ve ABD ilk iki sıradaki yerlerini koruyor. Yılda iki kez açıklanan endeks sonuçlarına göre; ilk on ülke sıralamasında büyük bir değişim yaşanmazken, durağanlıkta hükümetlerin ve sektör liderlerinin devam eden jeopolitik istikrarsızlık dolayısıyla beklemede kalmaları etkili oldu. Brexit endişeleri, endekste bir basamak gerileyerek sekizinci sıraya gelen Birleşik Krallık’ın yenilenebilir enerji yatırımlarında düşüşe yol açtı. Türkiye ise on sekizinci sırada bulunuyor.
ABD hükümetinin ithal edilen güneş panellerine %30 oranında gümrük vergisi uygulaması da dâhil olmak üzere Çin ve ABD arasında yaşanan ticaret anlaşmazlıkları devam ediyor. Öte yandan endekste bir basamak yükselerek üçüncü sıraya yerleşen Hindistan’ın, 100GW’lık güneş enerjisi hedefine ulaşması ticaret ile ilgili belirsizlikler ve güneş pili ithalatına %25 gümrük vergisi getirilmesi ile birlikte güç görünüyor. Birleşik Krallık’ın üçüncü çeyrek dönem yenilebilir enerji yatırımları bir önceki yılın aynı dönemine göre %46 geriledi. Söz konusu gerilemede Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden çıkma sürecinin (Brexit), enerji ihracatı ve ithal ekipman fiyatları üzerindeki olası yansımaları etkili oldu.
EY Türkiye Enerji Sektör Lideri Erkan Baykuş, endeks sonuçları ile ilgili yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “ABD ile Çin arasındaki devam eden ticaret uyuşmazlıkları başta olmak üzere global politik ortamın belirsizlikler barındırması ve hükümetlerin temiz enerjiye sağladığı destek ödeneklerinin tüm dünyada kesintilere maruz kalması yenilenebilir enerji sektörünü olumsuz yönde etkiliyor. Böyle bir tabloda kısa-orta vadede yenilenebilir enerji fiyatlarında rekabetin artacağını ve konsolidasyonlar da yukarı yönlü bir hareket yaşanabileceğini öngörüyoruz. Daha uzun vadede ise ulaşım ve ısıtma sektörlerinin yenilenebilir enerji talepleri giderek yükseliyor ve politika yapıcılar ticaret ile ilgili anlaşmazlıkları geride bırakarak bu alana odaklanacaklardır.”
Öte yandan endeks sonuçları, yenilenebilir enerji alanında gelişmekte olan ülkelerin daha cesur adımlar attığına işaret ediyor. Arjantin, hükümetin yenilenebilir enerjiye destek vermesi ile endekste ilk kez ilk on ülke sıralamasına yer aldı. Toplam rüzgar enerjisi kapasitesini 2027 yılına kadar 3.3GW yükseltmesi beklenen Mısır, beş basamak birden yükselerek on beşinci sıraya geldi. Hükümetin 2020 yılına kadar %18’lik bir yenilenebilir enerji hedefine ulaşmaya çalışması ile birlikte Yunanistan ise otuz dörtten yirmi sekizinci sıraya yükseldi. Diğer taraftan İsveç on basamak gerileyerek otuz ikinci sıraya düştü.
Endeks sonuçları, başta elektrikli araçlar olmak üzere yenilenebilir enerji teknolojilerinin yatırımcıların ihtiyatlı bir tutum sergilemesinde belirleyici olduğuna işaret ediyor. 2025 yılında elektrikli araçların içten yanmalı motorlar ile fiyat performans paritesine ulaşmasının beklenmesi, yatırımcıları yeni teknolojilere yönelik pozisyonlarını hedge etmeye yönlendiriyor.
“Yenilenebilir enerji alanında küresel ölçekteki gelişime paralel olarak ülkemizde de benzer bir gelişim yaşandığını ve hala dönüşüm sürecinde olduğumuzu söyleyebiliriz” diyen EY Türkiye Enerji Sektör Lideri Erkan Baykuş şöyle konuştu: “Bir önceki endekste 17. sırada olan Türkiye, İtalya’nın önüne geçmesine rağmen Mısır’ın rüzgar enerjisi atağı ve İspanya’nın vergi teşviklerini devreye sokmasıyla genel sıralamada bir basamak gerileyerek 18. sırada yer aldı. Buna rağmen yaşadığımız dönüşümü yenilenebilir kaynaklı kurulu güç tablosuna baktığımızda daha net görebiliyoruz. Yenilenebilir kaynaklı kurulu gücün Türkiye toplam kurulu gücü içindeki payının 2000 - 2017 yılları arasında gelişimi tablosunu incelediğimizde, ülkemizin kurulu gücünün 2000 yılında 27.000 MW civarında olduğu ve yenilebilir enerjinin toplam kurulu gücünün Türkiye’nin toplam kurulu gücü içerisinde payının yaklaşık %41 olduğunu görüyoruz. Ayrıca 2000 yılında toplam yenilenebilir kaynaklı kurulu gücün ise tamamına yakını hidroelektrik enerji kaynaklarından oluşuyordu. 2017 yılı verilerine baktığımız zaman ise Türkiye’nin toplam kurulu gücünün 85.200,0 MW’a, yenilebilir enerjinin toplam kurulu gücünün Türkiye’nin toplam kurulu gücü içerisinde payının da %45,5’e yükseldiğini görüyoruz. Geçtiğimiz yıl toplam yenilenebilir kurulu gücün ise %70’inin hidroelektrik, %17’sinin rüzgâr, %9’unun güneş, %3’ünün jeotermal ve %1’inin biokütle enerjisinden oluştuğu göze çarpıyor. 2000 yılından itibaren başta rüzgâr olmak üzere güneş ve jeotermal kaynaklı kurulu güçte önemli bir sıçrayış olduğunu ve son yıllarda Türkiye’nin kurulu gücünde meydana gelen artışta lokomotif olduğu değerlendirmesini yapabiliriz.”