ODE GENEL MÜDÜR YARDIMCISI ERHAN ÖZDEMİR

Yalıtım, bina ömrünü uzatan, enerji tasarrufu sağlayan ve binadan elde edilen verimi maksimum ölçüde arttıran bir uygulama. Sağladığı bu katkılarıyla da aslında tüm Türkiye’ye kazandırıyor çünkü kaynakları korumada, tasarrufta, verimlilikte dolayısıyla ülkenin sürdürülebilirliğinde kritik bir rol üstleniyor. 

Ülkemizde, yalıtıma ilişkin gerekli tüm yasal düzenlemelerin tamamlanmış olması sektör adına oldukça sevindirici ancak yeterli değil. Yalıtımda sıra artık denetimde olmalı. Uygulama tarafının ve kullanılan ürünün standartlara uygun olup olmadığının mutlaka daha sıkı denetlenmesi gerekiyor ki uygulamalardan maksimum fayda elde edilebilsin. Örneğin bazen ısı yalıtımı yapılacak bir yerde, 5 cm’lik malzeme kullanılması gerekirken, 3 cm’lik malzeme kullanıldığını duyuyoruz. Maksadı ‘tasarruf sağlanması’ olan bir uygulamadan bu şekilde tasarruf edilmeye çalışılması, tüketicinin cebinden de ülke kaynaklarından da alıp götürüyor. Bu nedenle bu işi ‘sözde’ yapanların önüne mutlaka geçmek gerekiyor. Konutlarda ısı yalıtımının standartlara uygun yapılması halinde faturalarda yüzde 60’a kadar tasarruf sağlanabiliyor. Bu kazanımı elde edebilmek için uygulamacıların ve tüketicilerin farkındalığının artırılması da gerekiyor. 

Bu arada Avrupa Komisyonu tarafından 30 Kasım 2016 tarihinde yayınlanan ‘Tüm Avrupa için Temiz Enerji’ yasal düzenlemeleriyle, 2030 yılına kadar yüzde 30 enerji verimliliği artışı hedefleniyor. Halihazırda Avrupa, kullandığı yalıtım malzemesinin kalınlığıyla Türkiye’nin çok daha üzerinde bir oranda enerji tasarrufu elde edebiliyor. Ülkemizde bu anlamıyla düzenlemelere de ihtiyaç var.  

Su yalıtımı ise bildiğiniz gibi binalardaki korozyonu önleyerek binayı depreme karşı çok daha korumalı bir hale getiriyor. Hatırlayacağınız gibi 1999 depreminde, binaların çökmesindeki temel etkenlerden biri korozyondu. Kalplerimizde hala derin birer yara olan o günün, bir daha yaşanmaması adına, bu konuda da standartlara uygunluğun ve uygulamanın denetlenmesi şart.